ISO Standartlarında 4. Madde Kuruluş Bağlamı ve İlgili Tarafları Nedir? Kimler Tanımlanmalıdır?

ISO 9001:2015 Kalite Yönetim Sistemi -ISO 14001:2015 Çevre Yönetim Sistemi, ISO 45001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO 27001:2017 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi ve ISO 22301:2012 İş Sürekliliği Yönetim Sistemi vb. Standartlarında 4. Maddede tanımlanan Kuruluşun Bağlamı(Çevresi/Yapısı) detaylı bir açıklama yapmaya çalışalım.
Öncelikle birçok kişi bu konuda çok fazla kafa karışıklığı yaşadığını görmekteyiz. Standartlar yeni versiyonlarının içerisinde bu ifadeye yer vermesi sebebiyle bu kafa karışıklığını şimdi ortadan kaldırmaya çalışalım.
Öncelikle ISO 9001:2015 Kalite Yönetim Sistemi Standardı madde 4.1 de aşağıdaki ifadelerden yola çıkmaya çalışalım.
4 Kuruluşun bağlamı
4.1 Kuruluş ve bağlamının anlaşılması
Kuruluş, amacı ve stratejik yönü ile ilgili olan ve kalite yönetim sistemlerinin amaçlanan sonucuna/sonuçlarına ulaşabilme yeteneğini etkileyen, iç ve dış hususları tayin etmelidir.
Kuruluş bu iç ve dış hususlarla ilgili bilgiyi izlemeli ve gözden geçirmelidir.
Not 1 – Hususlar değerlendirme için olumlu veya olumsuz etkenleri içerebilir.
Not 2 – Dış bağlamı anlamak; yasal, teknolojik, rekabetçi, pazar, kültürel, sosyal ve ekonomik çevrelerden
(uluslararası, ulusal, bölgesel ve yerel olabilir) kaynaklanan hususların değerlendirilmesi ile yapılabilir.
Not 3 – İç bağlamın anlaşılması; kuruluşun değerleri, kültürü, bilgisi ve performansı ile ilgili hususların değerlendirilmesi ile yapılabilir.
4.2 İlgili tarafların ihtiyaç ve beklentilerinin anlaşılması
Kuruluş, müşteri ve uygulanabilir birincil ve ikincil mevzuat hükümlerini karşılayan ürünleri ve hizmetleri düzenli olarak sağlama yeteneğine etkisi veya potansiyel etkisinden dolayı, aşağıdakileri belirlemelidir:
a) Kalite yönetim sistemi ile ilgili tarafları,
b) Bu ilgili tarafların kalite yönetim sistemi ile ilgili şartları,
Kuruluş, bu ilgili taraflar hakkındaki bilgileri ile bu tarafların şartlarını izlemeli ve gözden geçirmelidir.
Olarak tanımlamaktadır. Şimdi Gelelim Kuruluşun Bağlamında neler olabilir ve bu tanımlar nelerdir;

KURULUŞLARIN ÇEVRE İLİŞKİLERİ

Kuruluşların hayatta kalmak için, içinde bulundukları çevre ile iyi ilişkiler kurması önemlidir. Kuruluşlar ve çevreler arasında karşılıklı çıkarlar söz konusudur. Kuruluşlar içinde bulundukları çevreyi etkileyebileceği gibi, çevre de Kuruluşları doğrudan ya da dolaylı etkileyebilir. Kuruluşun ilişki kurduğu çevresi “uzak” çevresi olabileceği gibi “yakın” çevresi de olabilir. Kuruluşların çevresi iç çevresi, sektörel çevresi, ulusal çevre ve uluslararası çevre olmak üzere dört başlık altında incelenebilir:

1.KURULUŞUN İÇ ÇEVRESİ

Kuruluşun iç çevresi olarak Kuruluş içinde bulunan aktörler kabul edilebilir. Kuruluş sahipleri, ortaklar, yöneticiler ve çalışanlar bu grup içinde yer alır. Bazı aile Kuruluşlarında, Kuruluş sahibi ile yönetici aynı kişidir. Bu durumda girişimcilik ve yöneticilik görevleri aynı kişide toplanmıştır. Nispeten küçük Kuruluşlarda bu durum normal karşılansa da büyük, kurumsal, çok ortaklı Kuruluşlarda yönetici ve girişimcinin “aynı” kişi olması doğru değildir. Nitekim kurumsal yönetim (corporate governance) anlayışına göre; hesap verenle, hesap soranın farklı kişiler olması gerekir.

1.Kuruluş Sahipleri, Ortaklar

Kuruluş sahipleri ve hissedarları Kuruluşun kuruluşundan itibaren kuruluş ile etkileşim halindedirler ve beklentileri fazladır. Kuruluş sahipleri ve hissedarlar kuruluş aşamasında sağladıkları sermayenin kısa sürede kendilerine dönüşlerini beklerler. Bu nedenle sermayelerinin takibini sağlamak ve sermayelerinden kâr elde edebilmek için kuruluş ile sürekli bir etkileşim içinde bulunurlar (Can, Tuncer ve Ayhan, 1999, 40).
Kuruluş sahipleri ortak oldukları Kuruluşun verimli çalışmasını, Kuruluş kaynaklarından yeterli düzeyde faydalanabilmeyi (ortaklıkları oranında kâr payı almak-temettü almak), Kuruluş tarafından sürekli bilgilendirilmeyi ve Kuruluşun itibarının yüksek olmasını beklerler.

2.Kuruluş Çalışanları

Kuruluşların amaçlarına ulaşabilmeleri için farklı becerilere ve uzmanlıklara sahip çalışanlar istihdam etmeleri gerekir. Kuruluşlar için İş gücü rekabette önemli bir koşuldur.
Kuruluşlar deneyimli ve başarılı iş gücünü kullanarak rekabette üstünlük sağlamak isterler. Bu nedenle nitelikli çalışanların kuruluşa kazandırılması önemlidir.
Kuruluşlar eğitimler aracılığıyla hali hazırdaki çalışanlarının niteliklerini korumaya çalışırlar.
Aslında Kuruluşu, Kuruluş yapan çalışanlardır. Yoksa Kuruluşun binası, kullandığı teçhizatlar, makineler, bilgisayarlar kolayca değiştirilebilir. En azından uygun fonları bulan her girişimci istediği “modern” Kuruluşu kurabilir. Ancak o Kuruluşu rekabette öne geçiren çalışanların “hayal gücüdür”. Bu yüzden önemli olan Kuruluşu bir yerlere getirecek, rekabette öne çıkaracak nitelikleri çalışanları bulmaktır.
Kuruluşlarda çalışan ve kuruluş arasında en önemli ilişki “ücret” konusunda ortaya çıkmaktadır. Ücret ve İş koşulları ile ilgili ilişkiler yazılı olarak ve yasal düzenlemeler ile belirlenmiştir. Kuruluş ve çalışanlararası ilişkiler Kuruluş beklentilerinin ve çalışan isteklerinin karşılandığı sürece sağlıklı biçimde devam eder (Can, Tuncer ve Ayhan, 1999, 41).

3.Yöneticiler

Yöneticiler, Kuruluşun yönetimini üstlenmiş olan ancak girişimcinin isteğiyle ücret karşılığı çalışan kişilerdir. Bu nedenle yöneticiler girişimcilerin istekleri doğrultusunda hareket ederler ve girişimci – çalışan arası iletişimde aracılık yaparlar. Çalışanlar İş ile ilişkilerinde yöneticilerle iletişime geçerler. Çalışanlar ve tüketiciler açısından bakıldığında yöneticiler, isteklerini gerçekleştirebilecek kişiler gibi gözükselerdi yöneticilerin sınırları ancak girişimcinin belirlediği kadar olduğu unutulmamalıdır (Can, Tuncer ve Ayhan, 1999, 41).
Yöneticiler de diğer çalışanlar gibi emeklerinin karşılığı olan ücret konusunda Kuruluş sahipleri ile ilişki halindedirler. Kuruluş sahipleri yöneticilerden etkili ve verimli çalışma beklerken, yöneticiler de İş sahiplerinin beklentilerini diğer çalışanları yönlendirerek ve koordine ederek yerine getirmeye çalışırlar. Bazen de özellikle küçük aile Kuruluşlarında girişimci olan kişi (patron), aynı zamanda İşin başında olan yönetici olabilir. Ancak bu durumda hem yürütme, hem de denetim fonksiyonunu aynı kişinin yürütmesi sağlıklı bir durum değildir. İşi yapanlarla, denetleyenlerin farklı otoriteler olmasına “Kurumsal Yönetim” adı verilir. Başka bir ifadeyle kurumsal yönetim (corporate governance) Kuruluştaki söz sahipleri ile hak sahipleri arasındaki ilişkilerin düzenlenmesidir.

 

2.KURULUŞUN SEKTÖREL ÇEVRESİ

Kuruluşlar bir yandan kendilerine kurulma ve İşleyiş imkânı veren kişilere, diğer yandan ise faaliyetlerinin yönlendirileceği kişi ve kurumlara karşı sorumluklarını yerine getirmek amacıyla ilişki kurmak mecburiyetindedirler (Can, Tuncer ve Ayhan,1999, 39). Kuruluşun faaliyetlerini sürdürebilmesi ve uzun süreler var olabilmesi için sektörel çevreleri ile yakın ilişkiler kurması çok önemlidir. Kuruluşların sektörel çevresi dört başlık altında toplanabilir:
a. Tüketiciler,
b. Tedarikçi Kuruluşlar,
c. İkame ürünler.
d. Rakipler

 

a. Tüketiciler

Tüketiciler, piyasada Kuruluşlar tarafından sunulan ürünlerin potansiyel kullanıcılarıdır. Tüketiciler belirli ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılamaya yönelik hareket ederler. Tüketiciler ürünü satın aldıklarında ise o Kuruluşun tüketicisi ve aynı zamanda müşterisi olurlar. Tüketiciler, bireysel tüketiciler olabileceği gibi endüstriyel tüketicilerde olabilir (Mirze, 2010, 48). Tüketiciler ile kurulacak ilişkiler Kuruluşun başarısını belirleyici olacaktır. Tüketiciler açısından Kuruluş ile iletişim ürün veya hizmet satın alma ile oluşurken; Kuruluş açısından ise iletişim tüketici ihtiyaç ve isteklerini saptamak ve değişimlerini belirleyerek yeni pazarlara yönelmek şeklinde olacaktır. Tüketiciler Kuruluşlardan ihtiyaç ve isteklerine uygun ürün ve hizmet sunmasını beklerler. Kuruluş ise tüketicilerin bu ihtiyaç ve isteklerini karşılayarak pazarda yer sahibi olur. Bu nedenle Kuruluş ve tüketici arasında iki taraf için de olumlu sonuçlar oluşturacak ilişkiler kurulması önemlidir (Can, Tuncer ve Ayhan, 1999, 42). Genel olarak tüketicilerin Kuruluştan beklentisi kaliteli ürün ya da hizmeti ucuza almaktır.

b. Tedarikçiler

Tedarikçiler, Kuruluşların üretimde kullanacakları ham madde, yarı mamul, madde, finans, enerji, insan kaynağı, danışmanlık, bilgi vb. ihtiyaçlarını karşılayan kurumlardır. Üretilecek ürünlerin kalitesi Kuruluşların dışarıdan tedarik edeceği ürünlerin kalitesi ile doğru orantılıdır. Üretici ve tedarikçi arasında kurulacak ilişki, kalitenin korunması, zamanında ürünlerin pazara sunulması çok önemlidir (Mirze, 2010, 49-50). Kuruluşların üretim yapabilmeleri için ucuz ve kaliteli ham maddeye zamanında ulaşabilmeleri gerekmektedir. Tedarikçi Kuruluşlar açısından ise sipariş aldıkları Kuruluşlarle olan ilişkilerinin sürekliliği önem taşımaktadır. Başka bir deyişle tedarikçiler uzun süreli iş ilişkileri kurmak isterler. Bu nedenle iki kesimin arasında kurulacak iyi ilişkiler, iki tarafa da fayda sağlayacaktır (Can, Tuncer ve Ayhan,1999, 43).

c. ikame Ürünler/Hizmetler

İkame ürünler, Kuruluşun ürünlerinin yerini alabilecek ürün ve hizmetlerdir. Yöneticiler, rekabet açısından rakiplerin ürünlerini, faaliyetlerini ve ataklarını izlemenin yanında ikame ürün tehdidini de izlemek zorundadır. Çünkü tüketici beklentilerinde meydana gelebilecek değişiklikler tüketicileri ikame ürüne yönlendirme ihtimalini yükseltir. (Mirze, 2010, 51). Klasik ikamelere örnek olarak şunlar verilebilir: meyve suyu yerine ayran, karayolu yerine demir yolu ulaşımı. Bir de bazı hizmetler, başka hizmetlerle ikame edilebilir. Örneğin güvenlik hizmeti olarak bekçilerin
yerine elektronik alarm sistemi kullanmak ya da toplantı amacıyla video konferans teknolojisi kullanımının, havayolu şirketlerinin ikamesi olarak görülmesi gibi.

d. Rakip Firmalar

Rakipler, aynı sektör içerisinde ve aynı hedef kitle için benzer ürün veya hizmet üreten Kuruluşlardır. Kuruluşlar aynı sektörde daha fazla paya sahip olmak daha fazla satış geliri elde etmek amacıyla diğer kuruluşlarla rekabet içine girerler. Rakipler birbirlerini sürekli olarak izler ve birbirlerinin yaptıkları hamlelere karşılık verme çabasındadırlar. Tüm bunların yanında günümüzdeki küresel rekabetten dolayı bazı Kuruluşlar rekabet yerine birlikte hareket etmektedirler (Mirze, 2010, 50). Rakipler Kuruluştan centilmence rekabet etmesini ister. Aynı futboldaki (fair play) yaklaşımı gibi. Ancak bu şekilde yapılan ticaret anlamlıdır. Aksi halde bir Kuruluş faturasız ürün alıp faturasız satıyorsa ya da sigortasız işçi çalıştırıyorsa (maliyetleri düşünmek için) rekabette rakiplerin karşısında avantaj sağlayabilir. Devlet farklı mekanizmalarla (teftiş vb.) haksız rekabeti önlemeye çalışır. Çünkü haksız rekabet vergi kaybı da doğurduğu gibi yatırımcıların o ülkeyi terk etmesini hızlandırır. Kuruluşların haksız rekabet ortamına girmeleri Kuruluşlar için olumsuz bir izlenim yaratmaktadır. Kuruluşlar rakiplerine üstünlük sağlayabilmek için etik dışı davranışlar sergilemektedirler. Ancak bu gibi durumlarda devletin müdahalesi de söz konusu olabilmektedir.

3.KURULUŞUN ULUSAL ÇEVRESİ

Kuruluşun içinde bulunduğu ülkedeki kuruluşu doğrudan veya dolaylı etkileyecek tüm etmenler Kuruluşun ulusal çevresini oluşturur. Kuruluşun ulusal çevresi aşağıdaki üç unsurdan oluşur:
• Devlet,
• Toplum,
• Kurumlar.

a. Devlet

Devlet yasalarla ve benzeri düzenlemelerle Kuruluşlar üzerinde yaptırım gücüne sahiptir (Mevzuat). Bunun yanında devletin diğer kişi ve kurumlarla arasındaki ilişkileri düzenlemesi için Kuruluşlarla ilişki içinde olması kaçınılmazdır. Kuruluşlar açısından ise Kuruluş sürekliliğini sağlamak için devlet tarafından zorunlu tutulan yaptırımlar Kuruluşlara devlet ile ilişkileri mecbur kılmaktadır. Devletin üstlenmiş olduğu görevleri yerine getirebilmesinde Kuruluşların sağladığı maddi ve manevi katkı önemlidir. Kuruluş faaliyeti sonucu istenen ödentiler, zorunlu vergiler ve diğer ödentiler devlet ve Kuruluşlar arası yakın ilişki gerektirir.
Devlet ile Kuruluş arası ilişkilerin daha iyi bir şekilde yürütülmesi için Kuruluşların istihdama olanak sağlamaları, vergi ve benzeri yükümlülüklerini yerine getirmeleri, devlet politikalarına uyumluluk göstermeleri, döviz tasarrufuna yönelik önlemler almaları ve olağanüstü durumlarda ülkeye yardımcı olmaları gerekmektedir
(Can, Tuncer ve Ayhan, 1999, 44).

b. Toplum

Toplum ve Kuruluş ilişkileri, tüketici grubunu da içine alan geniş bir kitledir. Toplum ve Kuruluş arası ilişkiler hem toplumun Kuruluştan beklentileri hem de toplumdaki bireylerin Kuruluşlardan beklentileri olarak iki açıdan ele alınabilir: Kuruluşun sunduğu ürün-hizmetler ile tüketicileri tatmin etmesi ve istihdam gibi konular Kuruluş ile toplumdaki ilişkilere örnek olarak verilebilir. İkinci açıdan ise Kuruluşlar, toplumsal kaynakları kullanan varlıklardır. Bu nedenle Kuruluşların çevreye etkileri, kültürel ve toplumsal değerlere duyarlılığı gibi konular Kuruluş ve toplum arası ilişkileri yakından ilgilendirir (Can, Tuncer ve Ayhan, 1999, 44). Diğer yandan Kuruluşların sosyal sorumluluk çerçevesinde yaptığı bazı gönüllü katkılar yine toplumun ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir.

c. Kurumlar

Kuruluşların ilişki içinde olduğu kurumlar başta aile olmak üzere dini, askeri, politik, kültürel, sosyal ve ekonomik nitelikli kurumlardır. Kuruluşların devlet ve toplum ile olan ilişkileri en başta bu iki öğenin desteği ile oluşan kurumlar sayesinde oluşur. Kuruluşların kurumlara karşı birtakım sorumlulukları vardır. Bunlar Kuruluşun etkileşim içinde olduğu grupların niteliğine göre farklılıklar gösterir. Örnek vermek gerekirse yapılacak reklamların çeşitli kültürel gruplara karşı saygılı olması Kuruluş ve kurumlar arası ilişkide önem taşımaktadır. Kuruluşlar bu nedenle çeşitli kurumları incitici eylemlerde bulunmamalı ve sorumlulukları doğrultusunda hareket etmelidirler (Can, Tuncer ve Ayhan, 1999, 45).

4.KURULUŞUN ULUSLARARASI ÇEVRESİ

Kuruluşların uluslararası çevrede faaliyet gösterebilmesi için genellikle belirli bir büyüklüğe gelmesi ve yurt dışı ile bağlantılı işler yapması gerekmektedir. Kuruluşlar açısından faaliyette bulunacakları ülke ile iyi ilişkiler kurmaları önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Mevcut piyasalardaki ani değişimler, yeni gelişen ülkelerarası piyasalar, önemli siyasal, kültürel ve politik uluslararası olaylar, dış ticarette iş birlikleri ve ülkelerarası teşvik ve engeller uluslararası çevrede Kuruluşlar için önemli konulardır (Mirze, 2010, 49). Uluslararası düzeyde ortaya çıkan ilişkiler şu şekilde özetlenebilir (Can, Tuncer ve Ayhan, 1999, 46-47):
• Gidilen ülke pazar ve tüketicileri ile ilişkiler,
• Gidilen ülkedeki resmi kurumlar ile ilişkiler,
• Gidilen ülkedeki ekonomik ve ticari anlaşmalar,
• Çok uluslu Kuruluşlar.

a. Gidilen Ülke Pazar ve Tüketicileri İle İlişkiler

Kuruluşların gidecekleri ülkedeki hedef kitleyi ve ürün pazarını iyi bilmesi rekabet açısından Kuruluşlare önemli avantajlar sağlar. Kuruluşların diğer ülkelerde etkin bir biçimde faaliyet gösterebilmeleri için ülkelerin tüketici profillerini ve tüketim davranışlarını yakından izlemeleri gerekmektedir. Bunun yanında yatırım yapılacak ülkedeki ürün ve tüketici pazarı yakından incelenmeli ve gerekli ön araştırmalar yapılmalıdır.

b. Gidilen Ülkedeki Resmi Kurumlar İle İlişkiler

Kuruluşlar faaliyet gösterecekleri ülkedeki resmi kurumları iyi tanımalıdır. Ülkedeki yabancı yatırımcılara yönelik uygulanacak tüm kanun ve kuralların Kuruluşlar tarafından önceden araştırılması, Kuruluşlar yapacakları yatırımın avantaj ve dezavantajlarını karşılaştırması açısından büyük kolaylıklar sağlayacaktır.

c. Gidilen Ülkedeki Ekonomik ve Ticari Anlaşmalar

Kuruluşlar için gidilecek ülkedeki ekonomik ve ticari kuruluşlar önceden incelemek büyük yarar sağlar. Bazı ülkeler arasında yapılmış özel ticari ve ekonomik anlaşmalar olabilir. Kuruluşlar ticari anlaşma yapılmış ülkelerde faaliyete geçerek vergi indirimi gibi bazı özel avantajlar elde edebilirler.

d. Çok Uluslu Kuruluşlar

Bazı Kuruluşlar kuruluşlarından itibaren küresel Kuruluş olma yolunda ilerlerken, bazı Kuruluşlar ise ekonomik büyümeleri sonucu çok uluslu Kuruluş haline gelebilirler.
Çok uluslu Kuruluşların kaynakları, ekonomik güçleri büyüktür. Çok uluslu Kuruluşlar bulundukları ülkede güçlü bir konuma gelebilirler. Bu nedenle Kuruluş ile ülke arasındaki ilişkiler iyi yürütüldüğü sürece iki taraf açısından da olumlu sonuçlar ortaya çıkması kaçınılmazdır. Tüm bunların yanında günümüzde küreselleşme ile birlikte Kuruluş ve uluslararası çevre arası mesafe kısalmıştır. İnternetin ticarette kullanımı ile birlikte tüm uluslararası ticari anlaşmalar, zaman ve işlem maliyetleri gibi etkenler nerdeyse ortadan kalkmıştır. Kuruluşlar artık internet aracılığı ile diğer ülkelerle kolay ve düşük maliyetle ticaret yapabilmektedirler.

SWOT Analizi Nedir? ISO Standartlarında İç Ve Dış Hususlar Belirlenirken Nasıl Kullanılır?

Durum analizinde kullanılan ikinci bir yaklaşım SWOT(GZFT) analizidir. Yukarıda ifade edildiği üzere SWOT stratejik iş birimi açısından güçlü ve zayıf yönlerle sektör ve pazara ilişkin fırsat ve tehdit değerlendirmesine dayalı bir analizdir. Durum analizinde SWOT analizinin kullanımıyla kısa süreli ama geniş bakış açılı bir değerlendirme yapılmış olur.
Pazardaki her türlü gelişme, pazarlama ya da işletme yönetiminin farkında olup olmamasından bağımsız olarak işletme ve pazarlama çabalarını etkileyebilir. Bu bağlamda pazarlama yönetimleri izlesin ya da izlemesin, farkında olsun veya olmasın, pazar çevresindeki her gelişme tehdit olabilir. Bu gelişmelerin fırsat olabilmesi ya da fırsat olarak değerlendirilebilmesi ise farkındalık ve izleme gerektirir.
Gelişmeleri analizci bir yaklaşımla izleyen pazarlama yönetimleri açısından herhangi bir gelişmenin fırsat olabilmesi ayrıca, pazarlama yetenekleri bakımından rakiplere oranla üstünlük veya farklılığa sahip olmayı gerektirir.
Durum analizi olarak SWOT analizi de portföy matrislerinde olduğu gibi stratejik iş birimi düzeyinde ayrı ayrı hazırlanır. Tablo 4.1’de orta gelir düzeyindeki pazarda itibarlı bir yapı şirketinin konut ürününe ilişkin örnek bir SWOT matrisi yer almaktadır.

SWOT analizi sonucunda oluşturulan matristen hareketle pazarlama yönetimi;güçlü yönleriyle fırsatları değerlendirmeye çalışacak ve tehdit oluşturabilecek durumlara karşı da zayıf yönler bilinmek suretiyle ya önlem almaya çalışacak ve güçlendirme çabası içinde olacak ya da tehditlerden kaçınabilmenin yollarını arayacaktır.
İş portföy ya da SWOT yaklaşımlarıyla durum analizi gerçekleştirilmesi sonucu iş birimleri ve pazar çevresi hakkında kendini tanımış olan pazarlama yönetimi; vizyon, stratejik amaçlar ve misyonunu da dikkate almak suretiyle pazarlama amaç ve hedeflerini belirler. Bu süreç bir başka deyişle aslında ürün-pazar stratejilerinin belirlenmesi olarak da değerlendirilir. SWOT matrisi örneğinden hareketle; “mevcut ürünle mi devam edilecek, yeni ürünlere açılım sağlanacak mı?” sorularına cevap yanında “mevcut pazarla mı yetinilecek yoksa yeni pazarlara açılınacak mı?” sorularına da cevap aranmış olacaktır.

KAYNAK: YBS Eğitim Notlarından Derlenmiştir.

Kuruluş Bağlamı Ve İlgili Taraflar Dokümanı Hazırlanmış Olarak Var Mı?

ISO 9001:2015 Kuruluş Bağlamı Ve İlgili Taraflar Örnek Doküman İçin Tıklayınız Online Satınalmayı 7/24 Satın Alabilirsiniz.